Ucuz petrolü unutun!

28.04.2012 - 10:30

Fatih Birol, dünyada büyük bir resesyon olmazsa, petrol fiyatlarının şimdiki seviyelerinin biraz altında, biraz üstünde olacağını belirterek, ’’Doğalgaz ve petrol fiyatlarının ve bunlara bağlı olarak faturaların artmasının, kronik bir başağrısı, Türkiye için bir migren olacağını düşünüyorum’’ dedi.

Birol, Enerji ve Çevre Kongresi’nde yaptığı sunumda, şu anki petrol fiyatlarının dünya ekonomisini tekrardan resesyona sokma riski bulunduğuna dikkati çekerek, petrol ithalatçısı birçok ülkenin bu konuda ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldığını, Türkiye’nin de bunlardan biri olduğunu söyledi.

Türkiye’nin petrol ithalat faturasının ve alınan doğalgazın büyük bölümünün fiyatlarının petrole endeksli olduğu için doğalgaz faturasının yükseldiğini kaydeden Birol, ’’Tahminlerimize göre, bu yıl Türkiye’nin toplam enerji ithalat faturasının -eğer fiyatlar bu seviyede kalırsa- 68 milyar dolara ulaşma riski var’’ dedi.

Birol, Fukişima sonrası birçok ülkenin nükleer enerjiyle ilgili planlarını gözden geçirdiğine değinerek, Almanya gibi ülkelerin nükleer enerjiyi tamamen terk etme kararı aldığını, bazı ülkelerin şu an için bekle ve gör politikası izlediğini, bazı önemli nükleer ülkelerinin ise önümüzdeki haftalar ya da aylar içerisinde nükleerle ilgili ciddi kararlar alacağını belirtti.

Japonya hükümetinin, bu yaz içerisinde Japonya enerji stratejisini ve bu bağlamda nükleerin kaderini yeniden belirleyeceğini dile getiren Birol, ’’Japonya’daki tartışmalara baktığımızda, çok önemli bir nükleer ülkesi olan Japonya’nın mevcut nükleer politikalarıyla devam edeceğini söylemek, bence cesaret isteyen bir durum’’ diye konuştu.

’’İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DURDURULMASI ZOR BİR YÖRÜNGEYE GİTMİŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR’’

Birol, iklim değişikliği konusuna değinirken, Durban’daki iklim değişikliği toplantısında imzalanan belgelerin enerji sektöründeki gelişmelere çok fazla değişikliğe yol açmadığını, enerji yatırımcılarının, ’’Anlaşma imzalandı, o halde ben yatırımlarımı şöyle yapayım’’ diye bir değişikliğe gitmediğini söyledi.

Ülkelerin bu konudaki siyasi tutumlarına rağmen, geçen yıl karbondioksit gazının rekor seviyeye ulaştığının altını çizen Birol, ’’Yani siyasetle, ülkelerin yaptıkları anlaşmalarla hayatta olanlar arasında çok büyük bir uçurum var ve iklim değişikliği giderek durdurulması zor bir yörüngeye gitmiş gibi görünüyor’’ dedi.

Birol, son 10 yılda kömürün tek başına, dünya enerji talebinin yüzde 50’sine yakınını karşıladığını, ’’Kömür, 21. yüzyılın ilk 10 yılındaki yarışı açıkara farkla önde kapattı’’ dedi.

Avrupa için en önemli ekonomik riskin, şu andaki petrol fiyatları olduğuna işaret eden Birol, ’’Tahminlerimize göre bu yıl sadece petrol ithalatı Avrupa’nın yarım trilyon doları aşabilir, eğer fiyatlar 120 dolarlar seviyesinde cereyan ederse. Bu, dünya ekonomisi ve Avrupa ile ticaret yapan ülkeler için çok ciddi bir sorun. Mesela, Çin’deki büyümenin yavaşlamasının ana nedenlerinden bir tanesi, Çin’in Avrupa’ya mal ihraç etme trendlerinde azalma olması. Petrol fiyatları da bunun tam göbeğinde’’ diye konuştu.

Birol, petrol fiyatlarının bu seviyede kalması durumunda OPEC’in bu yıl içerisindeki petrol gelirlerinin 1,2 trilyon dolara varacağını ve bunun tarihi bir rekor olacağını dile getirerek, ’’Bu, ekonomi tarihindeki en büyük para transferi. Tüketicilerden üreticilere hiçbir kalemde hiçbir zaman dünya ekonomik tarihinde görülmedi’’ dedi.

OPEC’in yanısıra Rusya’nın petrol ve doğalgaz gelirlerinin artmasıyla, istisnai ve güzel bir ekonomik yıl yaşadığını kaydeden Birol, Rusya’nın bu yıl petrol ve doğalgaz gelirlerinin 400 milyar dolara varabileceğini belirtti.

’’IRAK’TAKİ HER DAMLA ÜRETİM ARTIŞI, PETROL PİYASASI İÇİN ÖNEMLİ’’

Birol, Irak’taki petrol üretimine dikkati çekerek, ’’Irak’taki her damla üretim artışı, dünya petrol piyasası için son derece önemli. Irak, hepimizin çok yakından takip ettiği bir ülke konumunda. Geçen yıl itibariyle günlük 3 milyon varil üretime ulaştılar. Bu üretimin daha da hızlı bir şekilde artma imkanı var’’ diye konuştu.

İlerki yıllarda Çin’in doğalgaz tüketiminde artış görüleceğini dile getiren Birol, birçok ülkede yeni rezervlerin bulunmasıyla, dünyanın 250 yıl yetecek kadar doğalgazı bulunduğunu anlattı.

Birol, kayagazının yarattığı çevre sorunlarına dikkati çekerek, 29 Mayıs’ta dünya basınına ’’Altın bir doğalgaz çağı için altın kurallar gerekli’’ diye hangi kurallara uyulması gerektiğini bir çalışmayla açıklayacaklarını ifade etti.

’’SIVILAŞTIRILMIŞ DOĞALGAZDA ATAĞA GEÇME FIRSATI DOĞDU’’

Türkiye’nin nükleer enerjiye geçişi konusunda önemli bir karar alındığını kaydeden Birol, ’’Bu fasıl bitti. Çok önemli bir safhaydı, bu safha bence başarıyla atlatıldı nükleere geçileceği için. Ama bundan sonra alınacak kararlar da son derece kritik kararlar. Hangi ülkelerle çalışacağız, hangi partnerlerle ve hangi şartlar altında ve hangi teknolojilerle? Bu da bence nükleere geçmek kararı kadar önemli, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu’’ diye konuştu.

Birol, enerji verimliliği konusunda hükümet önemli adımlar attığını dile getirerek, bunun takibinin yapılması gerektiğini söyledi. Birol, bu konuda mesken ve ulaştırma sektörünün önemine işaret etti.

Enerji pazarındaki reformlara değinen Birol, bu alanda en önemli hedefi ’’rekabet’’ şeklinde tanımlayarak, ’’Reform yapmak çok güzel, yeniden yapılandırmak çok güzel, özelleştirme adımlarını takip ediyorum. Esas mesele, enerji piyasasında rekabeti yaratma konusunda yeterli adımları atabiliyor muyuz?’’ dedi.

Birol, tahminlerine göre petrol fiyatlarının 120 dolar civarında kalması halinde Türkiye’nin enerji ithalatı faturasının 68 milyar dolara çıkacağını hatırlatarak, bunun cari açık sorunu açısından riskli ve büyük bir rakam olduğunu söyledi. Birol, şu değerlendirmelerde bulundu:

’’Petrol fiyatlarının, üç haneli rakamların altına düşmesinin çok büyük bir sürpriz olacağını 4-5 yıldan beri paylaşıyorum. Büyük bir resesyotmasının, kronik bir başağrısı, Türkiye için bir migren olacağını düşünüyorum.’’

Türkiye’de sıvılaştırılmış doğalgaz konusunda önemli bir atağa geçme şartlarının ciddi biçimde doğduğunu düşündüğünü ifade etti.

Birol, önümüzdeki 5 yıl içerisinde Türkiye için enerji açısından önemli 3 ülke hangisidir diye düşündüğünü ve ülkeleri birbiriyle kıyasladığını aktarırken ’’Türkiye için, Türkiye enerji dış politikası açısından çok önemli olduğunu düşündüğüm 3 ülke, Irak, Irak ve Irak. Irak’tan daha önemli bir ülke düşünmüyorum.Çok önemli bir potansiyel, hemen yanıbaşımızda. Irak’ın 5-6 sene sonra Katar kadar güçlü bir ülke olmaması için, siyasi nedenlerin dışında, başka bir neden yok. Dünyadaki petrol ve doğalgaz şirketlerinin gidebileceği fazla bir yer kalmadı yatırım yapmak için’’ dedi.

KAYNAK:TheLira

Menu