Enerji Krizi: 1970’lerde yaşananlar gibi bir kriz kapımızda mı?

10.01.2022 - 15:39

Özellikle Avrupa’da hızla artan enerji fiyatları, 1970’leri andıran bir "enerji krizi" mi yaşanıyor tartışmasının fitilini ateşledi.

Bu düzeyde fiyat artışları ve tedarik sorunları, yine ve yeni bir "enerji krizinden" söz etmemize imkan verse bile bu kez karşımızda 1970’lerden farklı bir durum var.

Enerji krizi konusunda üzerine bahsedeceğimiz üzere sık sık yaşanan olumsuzluklar mevcut. Örnek olarak vermek gerekirse bazı sanayi işletmelerinin enerji tedariğinde yaşanan kesintiler ve yeni fiyatlardan dolayı üretimi kısmalar yaşanırken, kentlerde servis veremeyen petrol istasyonları, dar gelirli hanelerin kışın evlerini yeterince ısıtamayacaklarına ilişkin kaygılar ve özellikle İngiltere’de enerji dağıtım şirketleri sektöründe yaşanan yaygın iflaslar gibi günlük yaşama ilişkin somut örnekler de bir "kriz" durumuna işaret ediyor.

1970’lerde yaşanan enerji krizlerinin arkasında, ABD ve Avrupa’da üretim kapasitesinin tam kapasiteye dayanmış olması gibi ekonomik etkenlerin yan sıra 1973’te yaşanan OAPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) ambargosu ve 1979’de gerçekleşen İran Devrimi gibi sert jeopolitik olaylar da vardı.

1980’lerden başlayarak hızla özelleştirilen enerji sektörün elemanları, üretici ve dağıtıcı şirketlerin, sabit sermaye yatırımlarını en az da tutmaya çalışarak, öncelikle var olan sabit sermayeden en yüksek karı üretme çabası üzerine odaklanmaları sonucu hem kapasite gereken hızla artmadı, hem de var olan alt yapı eskimeye, kırılganlaşmaya başladı.

Yatırım bankaları, fosil yakıttan uzaklaşma sürecinin, yenilenebilir teknolojilerin gelişmesinin hızlanma olasılığını düşünerek, kapasite arttıracak krediler karşısında giderek daha az istekli davranmaya başladılar.

2000’li yıllarda iklim krizi konusu öne çıktıkça; ABD’de kaya gazı ve topraktan basınçla çıkarılan petrol alanında çalışan çoğu orta büyüklükte üretici, kredi alabilme olasılıklarını koruma amacıyla fiyatları, kârlılıklarını yüksek tutabilmek için ise kapasiteyi bilerek arttırmadılar.

Bu kez, sert ve istikrarsız fiyat artışlarının ve tedarik sorunlarının arkasında çok daha karmaşık bir dinamik var.

Bugün sorun ne?

Günümüzde, Covid-19 salgını pandemiye dönüşünce hastalığın yaşanan etkileri ve devletlerin kapanma, sosyal mesafe, karantina gibi önleyici kararlar, hem tüketici talebini, hem turizm sektörünü, hem de perakende sektörünü olumsuz bir yönde etkiledi ve bu gelişmeler sonucu enerji tüketimi şiddetle azaldı.

Salgın, Çin’in karantinaya alınmasına ve çok uluslu şirketlerin birçok noktada tedarik zincirlerini kopartmasına neden oldu, üretim ve taşımacılığın azalması dolayısıyla enerji tüketiminin azalışının şiddeti yükseldi.

Covid-19 aşıları, test sistemleri ve sağlık sektörü son gelişmelere uyum sağlarken; hükümetler kapanmaların getirdiği ekonomik baskıya dayanamayarak önlemleri azaltmaya, böylece tüketici talebi ve ekonomi hızla canlanmaya başladı.

Ancak enerji sektörü de bu duruma uyum göstermekte zorlanınca arz yetersiz kaldı.

Özetle enerji sektörü, Covid-19 denetim altına alınmaya başlarken aynı zamanda hızla artan enerji talebini gerektiği gibi karşılayamadı.

 

 

Son gelişmeler

Rusya devlet şirketi Gazprom’un, Avrupa’ya verdiği gazı arttırmaması, belki Ukrayna sorununa, Avrupa Birliği (AB) ve NATO’nun tavrına bir tepki olarak okunabilir.

Ancak, eğer artırmamış değil de artıramamış ise bu durum, Rusya’nın gaz piyasasında Avrupa Birliği’nin Çin karşısında rekabet gücünü kaybetmesi ve gazın Avrupa yerine Çin’e gidiyor olması olarak da yorumlanabilir.

Bu konuda analistler arasında henüz bir görüş birliği yok. Bu belirsizlik de fiyatlar üzerinde baskı yaratan bir başka etken olarak karşımıza çıkıyor.

Ancak, 2020-21 enerji krizinin altında, en önemli etken olarak Çin’in artmaya devam eden enerji talebinin yattığını söyleyebiliriz.

Dünyanın en büyük enerji tüketicisi konumunda bulunan Çin’de de arz talep dengesizliğinden kaynaklanan enerji krizi nedeniyle sert tasarruf tedbirleri alınırken, Pekin ve Şangay gibi nüfusu yoğun şehirler dahil olmak üzere ülkede planlanmış elektrik kesintileri uygulandı.

Ülke çapında uygulanan kesintiler çok sayıda fabrikanın kapanmasına neden oldu. Bu durum, bazı şehirlerdeki internet erişimi ve trafik ışıklarını da etkileyerek hayatın her alanına yansıyan olumsuzlukları beraberinde getirdi.

Elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 60,8’ini kömürden sağlayan Çin’in enerji sektöründeki sorunlarda, özellikle kömür arzındaki yetersizlik ve rekor seviyeye ulaşan fiyatlar önemli rol oynadı.

Uluslararası Enerji Ajansı raporunda Çin’deki enerji krizine işaret edilerek, kömür talebinin 2021’in ilk yarısında hızla arttığı ve bu nedenle fiyatlarda sert yükselişler yaşandığı belirtildi.

Raporda, kömür fiyatlarının ton başına 298 dolarla Ekim 2021’de tarihin en yüksek seviyesine ulaştığının ancak küresel doğal gaz ve LNG talepleri nedeniyle talebin bu yıl da devam edeceğinin altı çizildi.

Avrupa Birliği sağlık sistemleri Covid-19 sürecine adapte oldukça ve ekonomileri toparlandıkça AB ekonomilerinin doğal gaz ithalatı gereksinimlerinin artmaya devam edeceğini düşünürsek; enerji tedarik süreçlerinde ve fiyatlarda hali hazırda yaşanan istikrarsızlıkların 2022 yılı boyunca devam edeceğini söylemek mümkün.

Bize Ulaşmak İçin

  •  Çamlıca Mah. Yenimahalle ANKARA TURKEY
  •  bilgi@enerjiweb.com
  •  (312) 397-7236

Yorumlar

Henüz yorum eklenmemiş.

Yorum Ekle

Menu