Rüzgar enerjisi ilk kez ulaşım amacıyla milattan önce Mısır’da Nil Nehri’nde, daha sonra su pompalarının çalıştırılması için Çin’de kullanıldı.
Farklı coğrafyadaki uygarlıkların tarım, ulaştırma ve enerji üretimi alanında kullandığı rüzgar enerjisi, modern anlamda Danimarka’da geliştirilen yatay eksenli rüzgar türbinleri sayesinde 1897 yılında başlamış oldu.
ABD ve petrol tüketen ülkelerde 1970’lerde başlayan arz sıkıntısı nedeniyle alternatif arayışları sonrasında rüzgar da elektrik üretiminde yer almaya başladı.
Danimarka’nın 1973’teki yönetiminin petrol bağımlılığının yüzde 90’a çıkmasıyla önce kömürden, daha sonra nükleer enerjiden elektrik üretimine geçildi ancak dünya genelindeki çevre endişeleri nedeniyle kara alanları kısıtlı olan ülkede deniz üstü rüzgar santralleri de enerji üretim çeşitliliğindeki yerini aldı.
Bugün tek bir türbin kapasitesinin 10 megavat kurulu güce ulaşmasının yanında düşük ve yüksek hızlarda çalışan rüzgar santralleriyle elektrik üretimi daha verimli hale geldi.
Öte yandan, geçen yıl sonu itibarıyla küresel ölçekte rüzgar enerjisi teknolojilerine yatırım tutarı 99 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Geçen yıl itibarıyla küresel rüzgar enerjisi kurulu gücü bir önceki yıla göre 60 gigavat artarak 651 gigavata ulaştı. Böylece rüzgar enerjisinin küresel elektrik üretimindeki payı yüzde 6’yı buldu.
”Karasal rüzgar enerjisi kapasitesinin 100 gigavata çıkması mümkün”
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) verilerine göre, Türkiye’de enerji sektörü son 10 yılda en çok büyüme gösteren ilk üç sektörden biri oldu.
Türkiye’nin birçok yerinde 2019 itibarıyla 3 bin 285 türbin dikildi, 198 santralde toplamda 8 bin 56 megavat seviyesinde kurulu güç, enerji sistemine kazandırıldı.
İşletmedeki rüzgar santrallerinin iller bazında sıralamasında aynı dönemde İzmir 1,54 gigavatla ilk sırada yer alırken bu kenti 1,16 gigavatla Balıkesir ve 0,68 gigavatla Manisa takip ediyor.
TÜREB’e göre, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 48 gigavat olarak öngördüğü karasal rüzgar enerjisi kapasitesinin teknolojik gelişmeler sayesinde 100 gigavat seviyesine çıkarılması mümkün görünüyor.
Kurulu güç yanında ekipman üretiminde de çalışmalarını hızlandıran Türkiye’de 3 yerel ankraj üreticisi, 8 rüzgar kulesi, 2 yerli jeneratör ve 2 dişli kutusu üreticisi bulunuyor.
Üreticiler, Türkiye’nin iç pazarına hizmet ettikleri gibi, yurt dışına da ihracat gerçekleştiriyor. Ayrıca, Türkiye’de ilk ve tek türbin fabrikasının da bu yılın sonunda hizmete girmesi bekleniyor.