Shell Türkiye için düğmeye bastı

30.03.2012 - 13:51

Ulusalararası petrol devi Shell’in Türkiye Ülke Başkanı Erdem, "Sismik veriler olumlu çıkarsa en büyük dileğimiz Türkiye’ye petrol müjdesi vermek olacak"dedi.

Bugün’ün haberine göre dünyanın en büyük petrol şirketlerinden olan Shell, ülkemize cumhuriyetin ilan edildiği 1923’te girdi. 89 yıldan bu yana hayatımızın içinde olan Shell’i şimdilerde Ülke Başkanı olarak Ahmet Erdem temsil ediyor.

100 ülkede 90 bin çalışanıyla uluslararası petrol devi Shell’de 22 yılını dolduran Erdem, firmaya inşaat mühendisi olarak girdi ve farklı görevlerde bulunduktan sonra bugünkü görevine geldi. Shell’in Türkiye’deki çalışmalarını, petrolü ve enerjinin her alanını adım adım izleyen Erdem, aynı zamanda Petrol Sanayi Derneği PETDER’in de başkanlığını da üstlendi. Bu haftaki söyleşimizin konuğu olan Erdem’le hem kendi iş serüvenini hem de petrolün A’dan Z’ye Türkiye’deki varlığını konuştuk.

Bunları konuşurken, cari açığımızın en büyük nedeni olan 40-50 milyar dolarlık enerji ithalatının nasıl azaltılabileceğini, "Türkiye’de petrol var mı, yok mu?" tartışmalarını ele aldık.

* Asıl mesleğiniz inşaat mühendisliği iken neden petrolcü oldunuz?
İlk işim Shell’de oldu. Ben Mersinli’yim. Firmaya mühendis olarak girdim ve Mersin Bölge Müdürlüğü’nde Perakende Satışlar Bölge Mühendisi olarak çalıştım. Mersin’de 2 sene çalıştıktan sonra İstanbul’a geldim. Buradaki merkezde yine mühendislik birimlerinde görev aldım. 1994’te Suudi Arabistan’a gittim. 3.5 yıl kaldım. Türkiye’ye döndükten sonra bu kez mühendis olarak değil, pazarlama ve satışta çalışmaya başladım. Yine bir yurt dışı görevle Kenya’ya gidip İki sene kaldım. İstanbul’a geri geldiğimde aldığım görev gereği hem Türkiye’den hem de Yunanistan’dan aynı anda sorumlu oldum. İstanbul’da oturuyor, Atina’ya gidip geliyordum.

İLK RAFİNERİYİ BİZ KURDUK
* Cumhuriyet kurulmuş, Shell de aynı yıl gelmiş. 89 yıldan bu yana Shell, Türk insanına neler verdi, neler aldı?
Her şeyden önce petrol arama ve geliştirme tecrübesini Türkiye’de gerekli kaynak yaratma konusunda müşterilerin hizmetine sundu. 1955’te lisanslı arama ve üretime başlayan şirketlerden bir tanesi. Bu Türkiye için önemli bir adım. Yine aynı şekilde ilk özel rafinerinin yani Ataş’ın kurulmasında hissedar olarak büyük payı olan bir şirket. Pazarlama ve müşteri tarafına bakarsak 1980’lerin ortasında ilk "kurşunsuz benzini" satan şirket de biziz. Elektronik ödeme sistemleri var, filo ödeme sistemleri var yine bunu yapan pompa ve istasyon kuran ilk şirketiz.

 

* TPAO ile bir anlaşma imzaladınız. Çalışmalara ne zaman başlayacaksınız?
Yaptığımız anlaşma, 23 Kasım 2011’de imzalandı. 26 Şubat 2012’de onay prosedürleri tamamlandı. Ön hazırlıklar ve çalışmalar hala devam ediyor. Amacımız bir an önce başlamak.

* Hangi bölgelerde aramalar yapacaksınız?
Akdeniz’de Antalya açıklarında Türk karasularında ve Güneydoğu’da Diyarbakır ve Batman civarında aramalarımız olacak. Denizdeki aramalarda öncelikle sismik bir çalışmanın çıktılarına göre bakılacak. Oralarda en uygun nokta verilerine göre hareket edilecek. Bu sismik verilerin iyice analiz edilmesi sonucunda kuyu açılması gerekliliği var mı, yok mu bunlara bakılacak. Eğer istenilen ölçüde olursa da çalışmalara devam edilecek. Bunlar, TPAO’nun hali hazır lisans arama alanlarına Shell’in de bir ortaklık yapısıyla girmesidir.

* Bu anlaşma bir ilk mi?
Daha önceleri arama ve inceleme çalışmalarımız vardı. 1995’te bir ara Shell, bu çalışmalarını bırakmıştı. TPAO ile olan bu anlaşmalar yeni ve ilk defa böyle çalışacağız.

* Siz bir Mersinli olarak kalben Akdeniz’deki araştırmalardan olumlu sonuçlar çıkacağını hissedebiliyor musunuz? Türk halkına, "petrol bulundu" müjdesi verebilecek misiniz? 
Tabii ki, tahmin edeceğiniz gibi petrolü bulmak için büyük bir dileğim var. Ama tahmin seviyesini geçmek bilimsel bir şey. Buralardaki aramalar, tahminle başlayıp veriler kanıtlandıkça, incelendikçe belli adımlar atıldıkça ancak yükselen oranlar. Onun için şu anda bir tahminde önermede bulunmak yanlış olur ama umut ve dilek var mı derseniz, son derece var.

TÜRKİYE’DE ARAMANYAN ÇOK YER VAR
* Petrol denizi ülkelere komşu olmamıza rağmen neden, bizde petrol çıkmadı? Neden açılan kuyuların çoğu, daha sonra beton dökülerek kapatıldı? 
Öncelikle bu dediğiniz efsaneler veya hikayeler zaman zaman dile gelen şeylerdir. Ancak, böyle bir şeyin gerçek olması herhangi bir şekilde mümkün değildir. Türkiye bugün kullandığı petrolün yüzde 90’ını, doğalgazın da yüzde 98’ini ithal ediyor. Cari açık üzerinde de bu ithalat bilindiği gibi çok büyük baskı oluşturuyor. Türkiye’deki yabancı şirketler yanında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) diye devlet şirketi de var. Petrol arayan, bulan ve işleten bir şirkettir bu. Ayrıca, bizim gibi çalışan şirketlerin de gelip petrolü bulup da bırakıp gitme gibi bir "lüks"ü yoktur. O şirketlerin en çok yapmak istedikleri şey, üretimlerini ve rezervlerini artırmaktır. Bir şey varsa bunu bırakıp gitmek, ticari olarak, strateji olarak hiçbir anlamda olabilecek bir şey değildir.

* Peki, Türkiye’de petrol var mıdır, yok mudur?
"Türkiye’de petrol yoktur" da doğru bir söylem değildir. Petrol var, Türkiye kullandığı petrolün yüzde 7-8’ini üretiyor ama bu da çok az. Şöyle bir gerçek var. Türkiye’de henüz aranmamış yer çok fazla. Karada da, denizde de var. Şu andaki üretime petrol olarak bakarsanız daha çok Güneydoğu’da, doğalgaz olarak bakarsanız o da Trakya’da mevcut. Karadeniz’in batısında biraz var. Bu alanda gidilebilecek, aranabilecek ve bakılabilecek çok yerler var.

* Enerjide faturamız kabarık. Cari açığı bu yüzden kapatamıyoruz. Fiyatlarda ucuzlama olabilir mi? 
Cari açığa değindiniz, onu çözmek son derece önemli ama Türkiye’nin 2023’te şu anda kullandığı primer enerji kaynağının iki katına daha ihtiyacı olacak. Bu gözle bakarsanız bunu karşılamanın yolları, petrol ve doğalgaz ithalatına devam edeceksiniz ki dünyada da bir sıkıntı bu. Artık petrolün enerjinin ucuz karşılanması pek mümkün değil. Her şey gösteriyor ki, 2050’de bile kullandığımız enerjinin yarısını petrol ve doğalgazdan karşılanacak.

* Bir başka ihtimal daha var mı?
İkinci ihtimal yenilenebilir enerji kaynakları, içinde güneş var, elektrik, rüzgar var ama bunların kullanılabilir hale gelmesinin önünde daha belli bir zaman var. Burada yapılacak iki şey var; herhangi bir enerji şirketinin sorumluluk alanı olarak görmesi gerektiğine inanıyorum. İkincisi de enerji verimliliğini sağlamak, israfa dur diyebilmek, hatta israfın ötesinde daha da verimli kullanılmasını sağlamak.

* Petrol platformu ülke olmamız bu işi çözemez mi?
Cari açığın çözümüne bakarsanız transit boru hatlarının fazla bir faydası ve etkisi olmuyor. Zaman içerisinde biraz daha katma değer yaratacak projeler uygulanabilir. Depolama, işleme olabilir. Ama tasarrufu yine öne alıyorum. Hükümet, şirketler, kullanıcılar, her bir kişinin yapacağı şeyler olabilir. Verimlilikte yüzde 20’yi geçebiliriz. Bugün enerji ithalatımızda 40 milyar dolarları konuşuyoruz. Bunun yüzde 20’si 8 milyar dolar eder. Ekonomimize çok faydası olacak bir tutardır bu.

*Petrol Kanunumuz çok eski ve hala değişmedi. Sizce nedeni nedir?
Kanunumuz gerçekten epey eskidir. 1950’li yıllardan kalma. Hatırlayacağınız gibi daha sonra bir petrol kanununuz olmuştu. Meclis’e de geldi ama eski cumhurbaşkanımız bu konulardaki tereddütlerinden dolayı veto etmişti. Bu yine gündemde olan bir konu. Ümit ediyoruz ki, yakın zamanda bir değişme görebiliriz. Çok önemli. Belki şu andaki petrol kanununuz, eski olmakla beraber çok çalışamaz bir kanun değil. Ama malum, yeni teknolojiler, yeni metodlar var.

AZ YAKIT HARCAMANIN FORMÜLÜ
* Siz nasıl tasarruf yapıyorsunuz? 
Ben dizel araç kullanıyorum. Hızımı sabit tutmaya çalışıyoruz. Hızlanıp yavaşlamak yakıt kullanımını yükseltiyor. İstanbul trafiğinde durmadan frene ya da gaza basmak hep enerji kullanımı gerektiriyor. Gerekirse kontak da kapatılabilir ama bunu göze almıyorsa kullanıcı klimam çalışsın vs. diye hızlanıp yavaşlarken dikkat edilmeli. Lastiklere hava basınca fazla yakıta neden olur. Ağır eşyalar mesela kar yağmadığı zaman zincirleri arabada tutmakta aynı şeye neden olur. Yazın taşımayacaksınız. Arabanızın bakımını zamanında yaptırmak da önemli.

ENERJİ POLİTİKALARI DOĞRU GİDİYOR
* Türkiye, enerjiyle ilgili birçok uluslararası anlaşmalar yapıyor. Bunlar bizi bazı ülkelere bağımlı yapıyor mu ve doğru bir politika izliyor muyuz? 
Boru hatlarıyla ilgili olan anlaşmaların Türkiye’nin belli bir ülkeye veya belli bir ikmal noktasına bağımlılığı konusunda çok fazla bir etkisi yok. Şu anda belli alternatifler var ve ben inanıyorum ki, ileriye doğru gittikçe de bu alternatifler çoğalacak. Türkiye’nin büyük kaynaklarla tüketim tarafı yüksek pazarlar arasında olması bu tür boru hatlarının bizden geçmesi her zaman için söz konusu olacaktır. Nabucco bunlardan bir tanesi, Güney Akım, Türkiye sularından geçecek, yeni imzalanan anlaşmalar var Azeri gazı için. Dolayısıyla bunlar gerçekleştiği müddetçe Türkiye’ye değer katacak projeler. O anlamda enerji politikalarımızın doğru gittiğine ve çeşitlenme sağlanacağına inanıyorum. Öbür taraftan da yerli kaynaklarımızın da çıkması bizi çok daha umutlandıracaktır.

KAYNAK:TheLira.com

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Menu