Yıldız, gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, "St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu" kapsamında yaptığı ikili görüşmelere ilişkin bilgi verdi.
Soruları yanıtlarken, petrol fiyatlarının 90 doların altına inmesinin benzine indirim olarak yansıyıp yansımayacağına ilişkin bir soruya Yıldız, şu karşılığı verdi:
"Petrol fiyatları 124-125 dolarlar civarında seyrederken, uluslararası bazı sivil toplum örgütleri ’Artık bu 150-200 doları görür’ diye tahminlerde bulunurken biz, ’Bu fiyatlar hangi gerekçeyle çıktı da, daha da yükselecek’ diye bir açıklama yapmıştık. Arz ve talep dengesizliğinden kaynaklanan sebepler yüzünden mi çıktı bunlar- Hayır. Tamamen Türkiye’nin çevresinde bulunan ve Arap Baharı diye nitelendirdiğimiz ülkelerde oluşturulan siyasi istikrarsızlıklarla beraber bu fiyatlar tahrik edildi. Gerekçeleri arz ve talepten kaynaklanmıyor. Tekrar eski fiyatlara ulaşacaktır demiştik. Nitekim de öyle oldu. 90 dolar bandında olmasını, eğer olabiliyorsa daha da aşağı çekilmesini -makul bir seviyeye kadar- çünkü makul bir seviyeden sonrası üreticileri tehdit ediyor. Bunlar Türkiye açısından, hele hele ithalat yapan ülkemiz açısından iyi gelişmeler. Motorine yansıyan fiyatları benzin de takip edecektir. Ama bunlardan daha önemli olan bu fiyatın kalıcılığı. Dünyadaki küçülen ekonomileri dikkate aldığımızda, yine arz ve talep dengesizliğinden kaynaklanan bir yapı çıkmayacağına inanıyorum. Ama Hürmüz Boğazı tehdidinde gördük. Ortada herhangi bir hareket yok ama söz var. Bu sözler, spekülatif hatta manipülatif yönlendirmeye doğru gidiyor. Bunlar Türkiye açısından olumsuzdur. Türkiye, dış dünyasında olan bu tür siyasi istikrarsızlıkların yükünü zaman zaman çekmektedir. Bu fiyat ne kadar kalıcıysa, ne kadar 90 dolarların altında seyrederse, Türkiye’deki fiyatlar da istediğimiz seviyelere daha rahat gelecektir."
-"Zararlıysa, niçin 2031 yılını bekliyoruz"-
Yıldız, nükleer santralin yapımına ilişkin bir tarih belirlenmediğini bildirerek, "Çünkü bu işin sondaj kısmı var, fizibiliteyle alakalı izinler kısmı var. Bunların süreci biraz uzun. Bu manada biraz doğalgazdan ürettiğimiz elektriğin yerine nükleeri koymayı düşünüyoruz" dedi.
"Türkiye’nin Rusya’ya bağımlılığı" yorumunu değerlendiren Yıldız, böyle bir iddiaya katılmadıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Çok önemli ve ciddi bir gerekçemiz var. Siz yaptığınız nükleer santrali neyin yerine koyuyorsunuz o önemli. Biz doğalgazdan ürettiğimiz elektriğin yerine nükleeri koymayı düşünüyoruz veya Türkiye’nin büyüme hızını karşılayacak yapıyı, en azından bu kısmını nükleerle telafi etmeyi düşünüyoruz. Bunun çok önemli bir olgu olduğunu gördük ve Rusya’ya olan bağımlılığımız, ithalata olan bağımlılığımız azalıyor. Bizim Akdeniz’e kurduğumuz nükleer santral yaklaşık 3,6 milyar dolarlık doğalgaz ithalatını engelliyor. Bir ülkeye yatırım yaptığınızda, 20-25 milyar dolar para yatırdığınızda siz mi oraya bağımlı olursunuz, yoksa o mu size bağımlı olur- Biz karşılıklı bağımlılığı esas alıyoruz Rusya Federasyonu ile. Çünkü biz stratejik işbirliğimizi dostluk üzerine ve işbirliğini geliştirmek üzere kurguluyoruz. Birbirine galip gelme, birbirini yenme üzerine değil. Son derece şeffaf olarak görüştüğümüz Rusya Federasyonu yetkilileri ile karşılıklı bağımlılığı ön plana çıkartan ve esas alan bir yapı üzerindeyiz."
Yıldız, zararlı olduğu gerekçesiyle nükleerden vazgeçtiğini söyleyen ülkeler bulunduğuna ve santrali kapatma tarihinin 2031 yılı olarak açıklandığına değinerek, "Zararlıysa, niçin 2031 yılına kadar bekliyoruz- Hemen bunu yapmamız lazım değil mi- Yaşını doldurmuş santralların işletme süresinin o ülke için 2031 yılında dolduğunu görüyoruz. ’Biz de Akkuyu’daki nükleer santrali 2071 yılında kapatmayı düşünüyoruz’ dedik. Biraz ironik bir yaklaşım ama özellikle bu manadaki kararlığımızı belirtmek açısından söylüyorum" diye konuştu.
Japonya için nükleer santralların yerli kaynaklar anlamına geldiğini belirten Yıldız, şöyle dedi:
"Bizim için de bir müddet sonra öyle olacak. Dolayısıyla yerli kaynaktan kopmak, vazgeçmek kolay bir politika değildir. Fukuşima’nın vereceği dersleri çok iyi takip etmemiz lazım. Ancak nükleer santraldan vazgeçmek Japonya için uç bir karardır. Japonya Başbakanı açıkladı; santralların güvenlik testlerinden geçtikten sonra tekrar devreye alınma kararını verdiler. Japonya’nın tekrar bu santralları açmaya başlaması, nükleer enerjinin yerli üretim olarak bu ülkenin önemli bir paya sahip olduğunu ve mutlaka vazgeçilmez bir enerji kaynağı olduğunu gösterdi. Her ülkenin yapısı, coğrafyası farklı. Türkiye’nin çok hızlı büyüyen yanıyla, hem sanayileşme açısından hem de elektrik üretimi açısından bu santrallere ihtiyacı vardır. Sanayileşmede şu anki bulunduğumuz yerin en az 2 kat performansını rahat yakalarız; nükleer güç santrallerini yapmaya başladıktan sonra, bir kısmını ürettikten sonra, bir kısmını üretmeye hedef koyduktan sonra artık Türkiye sanayisinde çok ciddi bir aşamaya gelecektir."
KAYNAK:Anadolu Ajansı