Dünyanın en büyük çevre kirleten ülkelerden bazılarının katıldığı COP26 zirvesinde, ülkeler iklim değişikliği konusundaki taahhütlerini sıralarken sorunlar mercek altına alındı. Hindistan başbakanı Narendra Modi, İngiltere başbakanı Boris Johnson’ın ev sahipliği yaptığı COP26 zirvesinin organizatörleri tarafından belirlenen hedefin yirmi yıl ötesinde bir tarih olan 2070 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaşma sözü verdi. Modi, ülkenin 2030 yılına kadar enerji ihtiyacının %50’sinin yenilenebilir yollarla karşılanması da dahil olmak üzere iklim ve çevre koruma ile ilgili beş taahhüdü olduğunu söyledi. Pazartesi günü yaptığı konuşmada, “2070 yılına kadar Hindistan net sıfır emisyon hedefine ulaşacak” dedi. Hindistan, dünyanın üçüncü en büyük karbon ayak izi bırakan ülkedir. Modi ayrıca Hindistan’ın ekonomisinin karbon yoğunluğunu %45 azaltacağını söyledi.
Hindistan’ın dünya nüfusunun %17’sini oluşturduğunu ve karbon emisyonlarının %5’ine neden olduğunu söyleyen Modi, 2015 Paris Anlaşması’na atıfta bulunarak “Paris taahhütlerini hem yazılı hem de ruhsal olarak yerine getirdiğini” sözlerine ekledi. Ancak bunu gerçekleştirmek için, dünyanın önümüzdeki sekiz yıl içinde sera gazı emisyonlarını neredeyse yarıya indirmesi ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşması gerekiyor.
Koronavirüs pandemisi nedeniyle bir yıl ertelenen COP26 zirvesi, yükselen küresel sıcaklıkları sanayi öncesi seviyelerin en fazla 2 santigrat derece üzerinde sınırlamak adına “çabaları sürdürmek” için yaklaşık 200 ülke tarafından imzalanan ve bir dönüm noktası olan Paris anlaşmasından altı yıl sonra yapıldı. İkinci eşik, çok önemli bir küresel hedeftir, çünkü bu seviyenin ötesinde, devrilme noktaları olarak adlandırılan iklim değişikliği olayı daha olası hale gelir. Devrilme noktaları, iklim sisteminde geri dönüşü olmayan bir değişikliği ifade eder ve daha fazla küresel ısınmaya neden olur.
Bu arada Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, zirve sırasında Pazartesi günü yayınlanan yazılı bir açıklamada ülkeleri iklim değişikliği konusunda "daha güçlü adımlar" atmaya çağırdı. Açıklamayı yayınlayan Çin devlet medya ajansı Xinhua’ya göre Jinping, “Bütün tarafların iklim sorunuyla ortaklaşa mücadele etmek ve hepimizin ortak evi olan gezegeni korumak için daha güçlü adımlar atacağını umuyorum” dedi. COP26’ya şahsen katılmayan Jinping, gelişmiş ülkelere de gelişmekte olan ülkelere daha fazla tevşikde bulunmalarını ve karbon emisyonunu azaltma adına yardım etme çağrısında bulundu. İzleyiciler, bildiride iklim değişikliği konusunda herhangi bir yeni taahhütte bulunulmadığını kaydetti. Hindistan gibi Çin’in net sıfır karbon emisyon hedefi de 2050 hedefinin henüz çok ötesinde.
Çin liderinin açıklaması, hafta sonu dünyanın en büyük ekonomilerinin toplandığı G-20 zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden’den gelen sert eleştirinin ardından geldi. Bir basın toplantısında Biden, Çin ve Rusya’yı eleştirdi ve ülkelerin "temelde iklim değişikliği ile başa çıkmak için herhangi bir taahhütte bulunmadıklarını" söyledi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Xi ile birlikte COP26’ya şahsen gitmeyecek.
Xi’nin açıklaması ayrıca Pazartesi günü Beyaz Saray’dan Çin’in iklim değişikliğiyle mücadele için daha fazlasını yapması yönündeki çağrılarının ardından geldi. ABD ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan gazetecilere verdiği demeçte Çin hakkında "Çok fazla kaynağa ve çok fazla yeteneğe sahip büyük bir ülke ve sorumluluklarını yerine getirme konusunda mükemmel bir yeteneğe sahipler, bunu yapmak onlara kalmış." dedi.
Xi COP26’daki açıklamasında ayrıca Çin’in yenilenebilir enerjiyi ivedilikle geliştireceğini, rüzgar ve güneş enerjisi santralleri inşa edeceğini sözlerine ekledi. Çin’in yoğun enerji tüketimi olan ve yüksek emisyonlu projelerin irrasyonel gelişimini dizginleyeceğini ve ülkenin kömür, enerji, inşaat ve ulaşım dahil olmak üzere karbon emisyon seviyesi yüksek olan sektörler için temiz ve yenilenebilir enerji adına planlar yapacaklarını, ancak ne zaman yapılacağı hakkında bir bilgi verilmedi.
Çin, ABD ve gelişmiş dünyanın toplam sera gazı emisyonlarını aşan, dünyanın en büyük karbon salan ülkesidir. Xi daha önce ülkenin "kömürle çalışan üretim projelerini sıkı bir şekilde kontrol edeceğini" söylemişti, ancak Çin kömürle çalışan santrallerin inşaatını arttırmaya devam ediyor. Bunun yanında devlete ait olan Bank of China, 2015’ten bu yana 35 milyar dolara ulaşan fonlarıyla denizaşırı kömür projelerinin finansmanındaki rolü nedeniyle ağır bir şekilde eleştirildi.
Ülke şu anda bir enerji krizinin ortasında ve Çin genelinde elektrik kesintilerinin kısa vadede kömür ithalatını "önemli ölçüde artırması" muhtemel. Uzmanlar ise bu durumun, ülkenin emisyonları azaltma taahhüdünü uygulamaya çalışırken ışıkları açık tutmak adına dengeleyici bir eylem olduğunu söyledi.
— CNBC’den Emma Newburger, Sam Meredith ve Yen Nee Lee bu rapora katkıda bulundu.