Rusya ile imzalanan anlaşmayla Japonya ile imzalanan nükleer güç santrali kurulmasına ilişkin anlaşma arasındaki farkın sorulması üzerine Yıldız, EÜAŞ’ın Japonya ile yapılan anlaşmada yüzde 49’luk hissesinin bulunduğunu söyledi. Yıldız, "EÜAŞ yüzde 25’lere kadar kamu hissesini çekebilecektir. Bizim amacımız, EÜAŞ’ın hissesinin yüzde 25-30’lar civarında kalacağı bir ortam oluşturmaktır. Çok daha fazla büyük hissede kalmak istemiyoruz. Sebebi serbestleşen bir piyasa oluşturmak istiyoruz. Oluşacak kardan EÜAŞ o hissesi oranında alacaktır" diye konuştu.
Enerji sektörünün Türkiye’de prestij sektör haline geldiğini, diğer sektörlerden buraya kayma görüldüğünü ve bunun kendilerini sevindirdiğini anlatan Yıldız, "Her halükarda EÜAŞ’ın yüzde 25’ler, en fazla yüzde 30’lar civarında olmasını hedefliyoruz. Daha fazla bir hisseyle bulunmamasını istiyoruz. İki tane modelimiz var. A planı yüzde 49 model. B planında ise yüzde 25’lere indiği bir model, kalanı da özel sektörle paylaşacağız. Japonya’nın payı artmayacak. Onlar da Fransızlarla beraber kendi ortaklık yapılarını oluşturuyorlar" ifadelerini kullandı.
Fransız basınında, "nükleer güç santralleri konusunda Türkiye’nin kendilerine verdiği bu fırsatın çok iyi değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin haberlerin yer aldığını" belirtenYıldız, enerji sektörünün, siyaseti rahatlattığı bir yapıya geçilmesi konusundaki temennisini dile getirdi. Yıldız, "Sayın Sarkozy zamanında gerçekleştiremediğimiz bu yapıyı, ben bu süreç içerisinde gerçekleştirmeyi ümit ediyorum. Bu Fransa’nın da ulaşmak istediği bir noktadır" değerlendirmesinde bulundu.
-"MUHATABIMIZ JAPONYA AMA İŞBİRLİKLERİNİ TAKİP EDİYORUZ"-
Bakan Yıldız, "Zaman içerisinde Japonya tarafında bulunan yüzde 51’lik hissede Fransa’nın bir ağırlığı olabilir mi-" şeklindeki soruya "Japonya moderatördür orada, Fransa’nın bir ağırlığı olmayacak. Çünkü biz hükümetler arası anlaşmayı Japonya ile yapıyoruz. Temel muhatabımız Japonya’dır ama GDF ve AREVA ile yapacakları işbirliklerini sıcak olarak takip ediyoruz" yanıtını verdi.
Yıldız, başka bir soru üzerine, "Bizim bölümümüzden Fransa’ya pay vermeyi şu anda düşünmüyoruz" diye konuştu.
Fransızların yatırım ve işletme süreci içerisinde yer alacaklarını bildiren Yıldız, "Orada Mitsubishi Heavy Industries, GDF ve Itachi olacak. Bunlar dev firmalar. Areva’da olacak GDF ile beraber" dedi.
Anlaşma kapsamında müstakil bir proje şirketi kurulacağını ve hisselerinin yüzde 51’inin Japonya’ya ait olacağına işaret eden Yıldız, 17-18 milyar dolarlık kredinin Japonya tarafından karşılanacağını anımsattı.
Bakan Yıldız, başka bir soru üzerine, Japonya ile yapılan anlaşmaya göre yakıt hariç fiyat aldıklarını anımsatarak, şöyle devam etti:
"Eğer daha farklı ve daha ucuz bir yerden bulursak, bu projede onu kullanmayı düşünüyoruz. Amacımız bu tarifeyi zorlamaktır, olabildiğince aşağı doğru çekmektir. Rusya ile yaptığımız anlaşmaya göre bu anlaşmanın avantajları, dezavantajları vardır. İkisi ayrı konseptte projelerdir. Bir tanesi kamunun hiç olmadığı, bir tanesi kamunun hissedar olduğu... Her iki anlaşmanın da kendine has avantajları vardır."
-"EN GÜVENİLİR YAPILARDAN OLACAKTIR BU İKİ NÜKLEER GÜÇ SANTRALİ"-
Yıldız, "Akkuyu nükleer santralinde yavaşlama mı var- Türkiye’de herhangi bir tsunami olma ihtimali var mı- Deprem olursa santraller dayanıklı noktada mı-" sorularını yanıtlarken, şunları kaydetti:
"Bizim hiçbir önyargımız ve peşin bir hükmümüz yok. Tabii ki vatandaşımızın lehine, halkımızın lehine bu güvenlik sistemlerini oluşturmamız lazım. AK Parti hükümetleriyle hiçbir kararımızda vatandaşlarımızı riske etmedik. Nükleer güç santralinde de etmeyiz. Akdeniz ve Karadeniz okyanuslara göre kapalı denizler olduğu için herhangi bir dalga boyunun oradaki gibi metrelere ulaşması mümkün değil. Rusya ile yaptığımız anlaşmanın gerek ÇED süreci gerekse izinlerle alakalı kısmında çok temkinli gidiyoruz. Fukuşima’dan sonra Rusya’nın yaptığı bu araştırmaların bir yıllık süre daha artı bir süre ihtiva ettiğini ve bizim de bunu makul gördüğümüzü söylemem lazım. Güvenli olsun ama inceleme ve proje aşaması bir yıl daha fazla sürsün. Bu bizim tercihimiz."
Türkiye’nin genelde bir deprem ülkesi olduğunu anlatan Yıldız, yaptıkları bir araştırma sonucunda 1993 yılından bu yana Türkiye’de çalışan fay hatlarının iki katına çıktığını vurguladı.
Japonlar’ın sismik inceleme yapacaklarına dikkati çeken Yıldız, bütün bu araştırmalara açık olduklarını belirterek, parayı yatıracak ve riskleri üzerine alacak olanın proje şirketi olduğunun altını çizdi. Yıldız, "Şu ana kadar 7.6 büyüklüğünde bir deprem şiddeti oluşmuştur Türkiye’de. Ama yapılacak nükleer güç santralleri, Allah vermesin, 9 büyüklüğündeki bir depreme göre dizayn edilecek. Yani Türkiye’de hiç olmamış ve inşallah olması beklenmeyen bir deprem büyüklüğü burada dikkate alınacaktır. Allah’ın izniyle en güvenilir yapılardan olacaktır bu iki nükleer güç santrali" ifadelerini kullandı.
Mersin’deki santralin fay hattına 122 kilometre uzak olduğunu anımsatan Yıldız, Rus mühendislerin bu konuda kendilerini tehdit eden herhangi bir unsurun olmadığını ifade ettiklerini aktardı.
-ÜÇÜNCÜ SANTRALİN YERİ 2 YILDA BELİRLENECEK-
Yıldız, bir basın mensubunun "Alım garantisi ne kadar- 20 yıl sonra santral üretmeye devam edecek mi-" soruları üzerine, şöyle konuştu:
"20 yıl boyunca tamamını alacağız ve eskalasyona tabi olmayan bir fiyatla aynı fiyattan alacağız. Bu santral 60 yıllıktır. İşletmeye girdikten sonra üçüncü nesil santrallerin ömrü, her ikisinin de ömrü 60 yıldır. ’2071 yılında bu santralleri kapatmayı düşünüyoruz’ dediğim konu o yüzdendir. 20 yıl sonra herhangi bir elektrik üreticisi gibi serbest piyasaya satacaktır. Fiyatlar 6 sentse 6 sentten, 9 sentse 9 sentten satacaktır. Tamamen serbest üretici haline gelecektir. Alım garantisi süresi içinde kademeli azalma var. Rusya’da yüzde 50’ye denk geliyor."
İki santral arasındaki fiyat farklılığına ilişkin soruyu yanıtlayan Yıldız, bu anlaşmalara bütün olarak bakılması ve sosyal faydanın da dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Yıldız, Japonya ile yapılan anlaşmada Türkiye’de yapılacak üçüncü nükleer santralinin yerinin belirlenmesi konusuna da yer verildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Tabi ki tüketim noktalarına yakın olmasını isteriz nükleer santralin. Şimdiden yeriyle alakalı bir önyargımız ve peşin hükmümüz yok. Ama Türkiye’nin bazı bölgelerinin gerek arz güvenliği gerekse büyüme rakamları açısından 3-4 katını oluşturduğu yerler var. Trakya Bölgesi, İstanbul Dilovası, Kocaeli, Bursa’yı dahil edersek, oranın büyüme hızı, Orta ve Doğu Anadolu bölgelerine göre 3-4 katını bulan yerler var. O yüzden herhangi bir bölge işaret etmeksizin, bunun çalışmalarını Japonya ile kuracağımız proje şirketinin yapacağını söyleyebilirim. Bu iki yıllık çalışmada, her türlü veriler dikkate alınacak. Bilimsel bir çalışma olacak. Biz Fukuşima’dan dolayı kaybettiğimiz bir yılı bu maddeyle kazanmak istiyoruz."
-"ANLAŞMA FRANSA’DAKİ EĞİLİMLERİ ETKİLEYECEK"-
Başka bir gazetecinin "2015 yılında 1915 olaylarının 100. yılında Ermeniler’in yapacağı faaliyetlerde Fransa’nın da etkin olacağı belirtiliyor. Bu projede de Fransızlar olacak-" şeklindeki ifadeleri üzerine de Yıldız, şu yanıtı verdi:
"Biz bu hükümetler arası anlaşmayı Fransa ile yapmadık, Japonya ile yaptık. Ama ben şuna inanıyorum, Japonya şirketi içerisindeki Fransa hissesinin sözde Ermeni soykırımı ile alakalı daha doğru şeyler aktaracağına inanıyorum. Siyaset enerji üzerine sürekli yüktür bu manada. Ama ben enerjinin özellikle bu anlaşmayla beraber Fransa’daki bu eğilimleri etkileyebileceğine inanıyorum. Değiştirebilir mi değiştiremez mi bunu şimdiden söylemek zor olabilir ama kesinlikle etkileyeceğine inanıyorum. Fransa Türkiye’nin hassasiyetlerini bilmektedir ve bunu mutlaka dikkate alacaktır. Kendileri (Türkiye’de Fransa için yeni bir kapı açılmıştır) derken, bunları hesap ederek söylemişlerdir. Bu konun daha hassas şekilde değerlendirileceğine ve Türkiye’nin hassasiyetlerinin dikkate alınacağına inanıyorum."
Bakan Yıldız, nükleer güç santrali üretiminin Türkiye’de yapılmasının gerçekçi bir hedef olup olmadığı sorusu üzerine, "Nükleer güç santralinin 515 bin parçasını bundan 15 yıl sonra yapmamız belki söz konusu olmayabilir ama yüzde 80-90’lar en az Türkiye’nin bu önümüzdeki 10 yılı iyi değerlendirerek böyle bir sanayi altyapısını hazırlayacağına inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
-"AK PARTİ’NİN GÖRÜŞLERİ DEĞİŞMEYECEK"-
Nükleer santral üretimi için katalog firmalar dedikleri bir yapıyı oluşturacaklarını bildiren Yıldız, "Türkiye yerli sanayiyle alakalı hedefini açıkça konuşmaktadır... Nükleer santrallerin türbin ve jeneratörlerle alakalı kısmı çok sofistike ve çok komplike bir kısım. Ama biz Japonlarla uçak motorları üzerinde, türbinleri üzerinde bir anlaşma yaparsak şaşmamak lazım" diye konuştu.
Bakan Yıldız, bir başka gazetecinin "AK Parti’deki üçüncü dönem kuralını Japonlar biliyor mu- Japonlar bu nedenle projenin sekteye uğrayacağı endişesi taşıyor mu-" soruları üzerine, AK Parti’de kişilerin değişebileceğini ama nükleer konusundaki görüşlerin ve kurumsal hafızanın değişmeyeceğini vurguladı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, "(Üçüncü nükleer santralin yeri) Ankara’da mı Artvin’de mi İstanbul’da mı olacak konusu çok spekülasyona açık. Biz 2 yıldan daha önce bu yer belirlenmesi ile alakalı öngörüde bulunmayacağız" dedi.
Yıldız, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Lokalinde nükleer santraller ve enerji sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulunduktan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Japonya ile yapılan nükleer santral anlaşması kapsamında kurulacak şirkette Türkiye’nin sahip olacağı yüzde 49 oranındaki hissede halka arzın olup olmayacağına ilişkin soruyu yanıtlayan Yıldız, halka arz ve blok satışla ilgili net bir karar olmadığını, hükümetler arası anlaşmada bu ayrıntılara yer verilmediğini, bunu daha sonra kamuoyu ile paylaşacaklarını ve değerlendireceklerini söyledi.
Nükleer konusunda Japonya ile Rusya’nın süre açısından yarışmasını öngördüklerini ifade eden Yıldız, proje şirketinin önümüzdeki yıl içinde kurulmasını öngördüklerini belirtti. İnşa süresinin 10 yıl olduğu bir projeden bahsettiklerini anlatan Yıldız, "Artık ok atılmıştır ve inşallah hedefini bulacaktır" dedi.
Japonya ile yapılan 22 milyar dolarlık projenin kredi öz kaynak oranının yüzde 70’e yüzde 30 olduğunu anlatan Yıldız, yüzde 70’lik kısmına karşılık gelen yapının kredilendirileceğini, EÜAŞ olarak yüzde 25-30’luk hissede kalmayı ve bunu Hazine’den pay istemeden karşılamayı taahhüt ettiklerini kaydetti.
Türkiye-deki nükleer enerji sektörünün önümüzdeki dönemde cazibe merkezi olacağını, özel şirketlerin uzun süreli karlılıklarını oluşturmak için nükleer güç santralleri ile alakalı taleplerinin gündeme geleceğini anlatan Yıldız, güven veren bir enerji sektörü ve iktidar bulunduğunu vurguladı.
-TOPLAM 6,6 MİLYAR DOLARLIK ÖZ KAYNAK-
Yıldız, bir başka soruyu yanıtlarken de Japonya ile imzalanan proje kapsamında toplam 6,6 milyar dolarlık öz kaynağın yüzde 25’inin EÜAŞ’a ait olması halinde 1,7 milyar dolarlık kısmının, 10 yıl içerisinde tedarik edileceğini söyledi.
Üçüncü nükleer santralin nereye kurulacağına ilişkin olarak da Bakan Yıldız, bunun spekülasyona çok açık bir konu olduğunu belirterek, "Ankara’da mı, Artvin’de mi, İstanbul’da mı olacak konusu çok spekülasyona açık. Biz 2 yıldan daha önce bu yer belirlenmesi ile alakalı bir öngörüde bulunmayacağız. İki yıl sonra bu ön çalışmalar netleşir. Bununla alakalı telaffuz edilen bir isim görürseniz bunun doğru olmadığını peşinen söylemem lazım’ dedi.
Japonya ile anlaşmayı 2012-de yapmak istediklerini ancak Fukuşima kazasının ardından bu ülkenin ciddi sıkıntılar yaşadığını anlatan Yıldız, uluslararası nezaketten dolayı Japonya-ya süre tanıdıklarını anımsattı. Yıldız, bunun telafisi için de üçüncü nükleer santralin yerinin belirlenmesi konusunu Japonya ile imzaladıkları proje paketinin içine eklediklerini bildirdi. Üçüncü nükleer santralin kurulacağı yerle ilgili 4-5 alternatif belirleyeceklerini ifade eden Yıldız, Japonların da o alanlarda araştırma yapacağını söyledi.
-YENİ PETROL BORU HATTI-
"Türkiye ve Kuzey Irak arasında yeni bir boru hattı yapılması konusunda mutabakat imzalanıp imzalanmadığı" yönünde soru üzerine Yıldız, Kuzey Irak’ta 19 ülkeden 39 firmanın yaptığı sözleşmenin benzerini Türkiye’nin de yapma imkanı bulunduğunu, özel hukuk hükümlerine tabi her türlü işlemin yapılabildiğini söyledi.
Kuzey Irak’ın, Kerkük Yumurtalık ham petrol boru hattına günlük 300 bin varil petrol ekleyeceğine ilişkin haberlerin yer aldığını anımsatan Yıldız, "Irak-ın sınırları içerisinde böyle bir boru hattını yapıyorlarsa biz buna karışmayız. Bizim yaptığımız anlaşma BOTAŞ’la Merkezi Irak yönetimi arasındadır. Biz neden oraya petrol koydunuz diye sormayız. Biz geçen petrole bakarız" diye konuştu.
Irak’ın 2,7 milyon varillik günlük üretim kapasitesini 5-7 milyona çıkarması halinde bunu sevk edeceği bir yere ihtiyaç duyacağını anlatan Yıldız, Basra Körfezi’nin bunun için yeterli olmadığını, Kerkük Yumurtalık Boru Hattı’nın yanına belki bir boru hattının daha yapılacağını söyledi. Buna herkesin sevinmesi gerektiğini ifade eden Yıldız, "Ne kadar daha fazla boru hattı yapılıyorsa o kadar daha fazla petrol dünya piyasalarına satılacak demektir. Bu da Irak’ın normalleşmesi demektir" dedi.
Merkezi Irak hükümeti Petrol Bakanı’nın kendilerine böyle bir boru hattına nasıl bakacaklarını sorduklarını belirten Yıldız, şöyle konuştu:
"(Basra’dan, Güney’den, Orta Irak’tan böyle bir boru hattını beraber yapabilir miyiz-) diye sordular. Ben dedim ki ’Biz bunu beraberce gerçekleştirebiliriz.’ Böyle projelerin önünün açılması lazım. Irak’ın normalleşmesi için Türkiye’den daha başka boru hatları geçmesi gerekiyor ise o geçer. Şu anda böyle bir mutabakat yok."
Kuzey Irak-tan ham petrol karşılığı Türk özel sektörünün ürün alışverişinin halen devam ettiğini ifade eden Yıldız, "Bu kaçak filan değil. Türkiye’nin gümrüklerinde işlem gören bir mal nasıl kaçak olur-" diye sordu.
KAYNAK:Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı