Büyüyen Türkiye’nin küçülen enerji sektörü olamayacağına dikkati çeken Yıldız, sektörün bütün enerji çeşitliliği ile birlikte büyümesi gerektiğini kaydetti. Bakan Yıldız, nükleere de sadece bir enerji temini olarak bakılmaması gerektiğini, sanayi sektöründeki teknolojik gelişimin nükleer teknoloji ile birlikte gerçekleşeceğini dile getirdi.
Akkuyu’da yapılacak nükleer santralin çok farklı bir modelle inşa edileceğini belirten Yıldız, ’’Model şu; finansmanınızı bulacaksınız, yapacaksınız, işleteceksiniz, riskleri üstünüze alacaksınız ve piyasa modeliyle buluşacaksınız. Genel yapımız bu’’ diye konuştu.
Su kaynaklarından jeotermal enerjiye, kömürden nükleere kadar enerji üretiminin her alanına çeşitli eleştiriler geldiğini kaydeden Yıldız, bu eleştirileri normal karşıladıklarını, yapıcı eleştirileri de dikkate aldıklarını ifade etti.
Türkiye’nin 8 bin 484 kilometre sahil şeridi bulunduğunu ve 46 civarında enerji santrali başvurusu olduğunu dile getiren Yıldız, ’’Enteresandır 46 tane de itiraz var. İthal kömüre de yerli kömüre de doğalgaza da bir şekilde itiraz var. Fakat bizim de arz güvenliği için enerji altyapısını kurgulamamız ve geleceği düşünmemiz lazım. Yerli kaynaklarımız yetmiyor. İthalata olan bağımlılığımızı olabildiğince azaltacak, kendi ayakları üzerinde durabilen, hatta koşabilen bir yapıyı mutlaka kurgulamamız gerekiyor. Biz de bunu yapıyoruz’’ dedi.
-NÜKLEER SANTRAL RUSYA’YA BAĞIMLILIĞI ARTIRIR MI?-
Akkuyu’da yapılacak nükleer santralin doğalgaz da alınan Rusya’ya bağımlılığı artırdığı yönünde eleştiriler bulunduğunu kaydeden Taner Yıldız, şöyle konuştu:
’’Bizim kurgumuza göre de Rusya’ya bağımlılığımızı artırmıyor, azaltıyor. Çünkü Atatürk Barajı’nın, Keban Barajı’nın ürettiği elektriğin yerine nükleeri koymaya çalışmıyoruz, doğalgazın yerine nükleeri koymayı düşünüyoruz. Hal böyle olunca Akdeniz’de Akkuyu’da ve Karadeniz’de Sinop’ta kuracağımız nükleer santrallerin üreteceği elektriği doğalgazla ikame edebilmek için bugünkü parayla 7,2 milyar dolarlık doğalgaz ithalatı yapmamız gerekiyor. Ama nükleer santralden ürettiğimiz elektriği doğalgazın yerine koyarsak o zaman bu kadar ithalatı yapmamış olacağız. Her şey içerisinde. 2035 yıla kadar fiyatının artmadığı, 2035 yılından sonra da şu ana kadar çok fazla modelde olmayan kardan yüzde 20 hissenin alınmasını öngören bir model kurduk. Çünkü o zamana kadar maliyetler içerisindeki finansman yükü azalacak, dolayısıyla proje şirketinin kardan yüzde 20 hissesine Türkiye hazinesi veya enerji sektörü olarak ortak olmuş olacağız.’’
Her bir enerji kaynağının diğerine göre avantajları veya dezavantajları bulunduğunu anlatan Yıldız, kurulu güçleri aynı olsa bile bin megavatlık bir rüzgar veya güneş santralinin yılda bin 800-2 bin saat, su santralinin 3 bin 500-4 bin saat, doğalgaz santralinin 6 bin 500 saat civarında çalıştığına dikkati çekti.
Yıldız, nükleer santrallerden elde edilecek enerji yalnızca rüzgar santralleriyle elde edilmeye çalışılsa Yalova’nın tamamının rüzgar gülleriyle kapatılması gerektiğini, aynı şekilde nükleer yerine HES yapılsa Düzce’nin tamamının sular altında kalacağını söyledi.
Hiçbir enerji kaynağından vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Yıldız, fakat doğalgazın elektrik üretimindeki payını azaltmayı, mesken ve sanayide kullanımını ise artırmayı hedefleyen bir politikaları bulunduğunu söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın enerjide arz güvenliğini sağlayamama gibi bir mazereti bulunamayacağını belirten Yıldız, ’’(Ben yalnızca yerli kaynaklarımızı kullandım, o yüzden 24 saatin 22 saati elektrik verdim) lüksümüz olamaz. Bizim gelişen Türkiye’nin bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir yapıyı kurmamız lazım’’ dedi.
Dünyada bugüne kadar 3 büyük nükleer kaza meydana geldiğini söyleyen Enerji Bakanı, Çernobil kazasından sonra 144, Fukuşima kazasından sonra da 62 santralin inşaatına başlandığını söyledi. Yıldız, nükleer santrallerin turizme de tarıma da hiçbir zarar vermediğini vurguladı.
Nükleer santralin parçalarının Türkiye’de yerli sanayi tarafından üretilmesine önem verdiklerini kaydeden Yıldız, nükleer santral inşaatının 10 bine yakın kişiye istihdam sağlayacağına da dikkati çekti.
-İKİNCİ SANTRAL GÖRÜŞMELERİ-
Bakan Yıldız, Sinop’ta kurulması planlanan ikinci nükleer santralle ilgili ilk olarak Japonya ile görüşme yapıldığını, Fukuşima kazasından sonra bu görüşmelerin askıya alındığını ve ikinci nükleer santral konusunda 1 yıla yakın bir zaman kaybedildiğini söyledi.
İkinci nükleer santral yapacak firmaya, üçüncü nükleer santralin yer etüt çalışmalarının da verileceğini kaydeden Yıldız, ’’Bu şekilde kaybettiğimiz zamanı inşallah telafi etmiş olacağız’’ dedi.
Sinop’ta kurulacak nükleer santralle ilgili sona geldikçe ülkelerin farklı ataklarda bulunduklarını da ifade eden Yıldız, ’’Özellikle Japonya, Çin ve Güney Kore’nin bizim taleplerimize daha farklı yaklaştıklarını gördük. Rekabetin biraz hızlandığını söyleyebilirim. Yeni teklifler gelip de zamana ihtiyaç duyulmazsa inşallah bu ayın sonuna kadar kararımızı vereceğiz’’ diye konuştu.
KAYNAK:Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı