Bütün Dünya Yüzünü Güneşe Dönüyor

14.09.2011 - 15:00

Nükleer enerjinin olumsuzluklar ve bu olumsuzluklara karşı dünya kamuoyu nükleer enerjiye karşı tavır almaya başladı. Çünkü nükleer santrallerde meydana gelen kazalar doğada ve insanda tefafisi imkânsız zararlar bırakıyor. Fakat nükleer santrallerinin zararları sadece bir kaza sonrası oluşmuyor. Santrallerdan çıkan radyasyon sızıntıları santralin yakınlarında iskân eden insanlarda özellikle çocuklarda kanser hastalıklarını arttırıyor. Nükleer santrallerin atıkları ise herhangi bir şeye dönüştürülemediğinden boş arazilere gömülüyor, atıklar gittikçe artıyor ve nükleer atıkların gömüldüğü araziler de genişliyor. Nükleer santralleri soğutmakta kullanılan milyonlarca ton su, ekosistemde büyük olumsuzluklar yaratmakta ve su ürünleri başta balıklar olmak üzere yok olması da cabası. İşte tüm bu olumsuzluklar başta Amerika ve Avrupa kamuoyu olmak üzere tüm dünya kamuoyunda büyük tepkilere neden olmaya başladı. Tüm bu nedenler siyasî zorunlulukları (politikacıların toplumun desteğini, dolaysıyla iktidarı kaybetme korkusu), sivil toplum taleplerini ve rasyonel dinamikleri (nükleer enerjinin faydacılık zihniyetinde mantıklı bir tercih olmayışı) bir noktada kesiştirerek enerji alanında köklü reformları ortaya çıkarıyor.


Güneş enerjisinin kıymeti giderek anlaşılıyor

21. Yüzyıl Yenilenebilir Enerji Ağı’nın (REN 21) hazırladığı rapora (Renewables 2011 Global Status Report) göre dünya genelinde güneş enerjisi tüketiminin yenilenebilir enerji tüketimi içindeki payı biyoyakıt, jeotermal su ısıtma ve rüzgâr enerjisi ile birlikte sadece yüzde 2.2’i. Bu rakamın genel enerji üretimindeki düşüklüğü karamsar senaryolar üretmemizi gerektirmiyor. Zira güneş enerjisi sektörü toplam yenilenebilir enerji sektörü içine fotovoltaik, konsantre güneş enerjisi ve termal güneş enerjisi (güneş enerjisi ile su ısıtma) sistemleri olmak üzere üç kolda büyük bir sıçrayış yaşıyor. 2005-2010 yılları arasında güneş enerjisi üretimi yüzde 49 artış gösterirken, sadece 2010 yılında üretilen enerji 2009 yılına göre yüzde 72 artış gösterdi. Şebekeye bağlı güneş enerjisi üretimi ise 2005-2020 yıları arasında %60 iken, sadece 2010 yılında bir önceki yıla nazaran yüzde 81 arttı.

2010 mevcut fotovoltaik kapasitedeki ilk 10 ülke

1.Almanya % 44

2. İspanya % 10

3. Japonya % 94. İtalya % 9

5. ABD % 6

6. Çek Cumhuriyeti % 5

7. Fransa % 3

8. Güney Kore % 2

9. Belçika % 2

10 . Çin % 2


Nereden nereye

Yeşil enerji çeşidi olarak giderek popülerleşen güneş enerjisi, gelişen teknolojiyle birlikte kurumsal ve bireysel kullanıcı nezdindeki güvenini artıyor. Güneş enerjisi alanında teknolojinin gelişmesi, güneş enerjisinin tek başına bile tüm dünyaya yeterli olabileceği fikrinin yaygınlaşmasında öncül bir role sahip. Güneşe duyulan güven özellikle son yıllarda depolanan güneş enerjisi (konsantre fotovoltaik) alanında katedilen gelişmeler sonucu giderek artıyor. Çünkü güneş enerjisinin elektrik enerjisini karşılamaya yetmeyeceği fikri, daha önceleri güneş enerjisinin depolanamamasından kaynaklanıyordu. Bu sorunun teknolojiyle aşılması ve özellikle Japonya’da mart ayında gerçekleşen deprem ve tsunaminin ardından patlak veren Fukuşima Nükleer Felaketi’nden sonra dünya kamuoyunda nükleer enerjiye yönelik büyüyen endişeler ve nükleer enerji karşıtlığı ile enerji alanındaki politikalarda bir kırılma yaşandı. Fukuşima Felakatin’den önce başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinde güneş enerjisi alanında kararlı uygulamalar gözlemleniyor. Fukuşima Felaketi’nden sonra Japonya enerji politikalarında adeta bir “u” dönüşü yaptı. yaptı. ABD ise kamuoyunda nükleer enerjiye karşıt olmasıyla, nükleer politikalarını durdurma kararı aldı ve güneş enerjisi alanında devrim niteliğinde kararlara imza attı: ABD Obama Yönetimi bireysel ve kurumsal güneş enerjisi kullanımını teşvik edici birçok uygulamayı yürürlüğe koydu. ABD yürürlüğe koyduğu uygulalamalar yanında geleceğe ilişkin birçok hedef belirledi. (Bkz: ABD’den güneş enerjisi alanında büyük devrim)

Libya çölleri dünyaya bedel!

Uzmanlara göre Libya Çölleri’ne güneş enerjisi panelleri yerleştirildiğinde, bu panellerden elde edilecek 6 saatlik enerji tüm dünyanın 1 senelik elektrik enerjisini sağlamaya yetiyor. Bu gerçekten hareketle Avrupa Birliği Libya Çölleri’ne güneş enerjisi panelleri yerleştirecek. Elde edilen enerji aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülkeden geçerek Avrupa’ya ulaştırılacak. Türkiye’nin ise bu projeden ayak bastı parası alacağı, ileriki zamanlarda ise elde edilecek güneş enerjisinden yararlanabileceği söylenebiliyor.

Almanya fotovoltaik pazarında lider

Avrupa Birliği fotovoltaik pazarının yüzde 80’ine sahip. 2010 yılında AB, 13.2 GW kapasite artırımına gitti ve bu artırım Avrupa’da 10 milyon evin ihtiyacını karşılıyor. Almanya bu orandaki payı ise yüzde 44. Almanya ilk defa 2010 yılında fotovoltaik enerji türünde 7.4 GW’lık bir enerji artırımI gerçekleştirdi ve bu da 2009 yılında tüm dünyanın fotovoltaik alanında yaptığı toplam enerji artırımına eşit düzeyde.

İtalya 2010 yılında 2.3 GW’luk bir artırımda bulundu. Aynı yılda Çek Cumhuriyeti 1.5 GW, Fransa 0,7 GW, Belçika 0.4 GW ve Yunanistan 0.2 GW’lik bir kapasite artırımı gerçekleştirdi. İspanya’nın gerçekleştirdiği kapasite artırımı ise 04 GW’tan daha az.

AB dışındaki en büyük fotovoltaik pazarlarındaki kapasite artırımları ise şu şekilde: Japonya 1 GW, Amerika 0.9 GW ve Çin 0.6 GW.

Fotovoltaik ve termal güneş enerjisi alanlarında 2010 yılındaki kapasite arttırımlarına baktığımızda şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz

2010 fotovoltaik ve termal güneş enerjisi alanındaki kapasite artırımında ilk beş ülke

Fotovoltaik güneş enerjisi

1. Almanya

2. İtalya

3. Çek Cumhuriyeti

4. Japonya

5. ABD


Termal güneş enerjisi

1. Çin

2. Almanya

3. Türkiye

4. Hindistan

Kaynak: Renewables 2011 Global Status/ bilgicagi.com

Menu